Trafikte radar ile Hız kontrol uygulamalarının ne kadarı gerçekten Trafik Güvenliği, ne kadarı Devlet'e kaynak yaratmak amacı ile kullanılıyor?

6 Şubat 2010 Cumartesi

Kanun Teklifi üzerine görüşlerimiz

Daha önce şu başlıkta duyurduğumuz Kanun Teklifi ile ilgili görüşlerimizi nihayet yayınlıyoruz.

Bu kanun teklifi maalesef bu haliyle onaylanırsa fazlasıyla sakat, hatta ölü bir doğum gerçekleşecektir. Çünkü:

1) Trafik olgusu çok geniş unsurları içinde barındıran bir sistem olup buna sadece makyaj kabili düzenlemeler ile yapılacak rötuşlar ile yola çıkıldığında, tıpkı yama yol benzeri ilerde daha büyük sorunlara yol açacak ve aksaklık üstüne aksaklıklar kaçınılmaz olacaktır. Bu teklif şu an için bu mahiyettedir.

2) Evet, Elektronik Denetleme Sistemleri(EDS)(Sabit Radar ve Kameralar) sürücüler üzerinde caydırıcıdır ancak Hız Limitleri güncel, çağdaş bir düzenlemeye kavuşturulmadan bu şekliyle EDS’yi uygulamaya kalkarsanız bu sadece Devletin Gelir Kaynaklarını arttırmaya olanak verip, özünde Trafik Güvenliğini  önemsiyoruz derken Ulaşımın hızını tıkamaktan başka hiçbir işe yaramaz. Altyapı olmadan üstyapıyı kurarsanız bu yapı çöker. EDS’lerden çağdaş bir şekilde yararlanmanın(Üstyapı) temeli öncelikle doğru güncel bir Hız Limitleri(Altyapı) tablosuna sahip olmaktan geçer.

3) Bugün ki haliyle Güncel Hız Limitleri tablosu sakattır. Öncelikle yapılması gereken doğru bir Güncel Hız Limiti tablosu düzenlemek olup, bunu yapmadan yapılacak olanlar sorunlara ilave sorunlar getirecek, vatandaş hatalı Hız Limitleri sebebi ile mağdur edilecektir. Bu Tablonun en önemli iki mağduru Yüksek Hacimli Motosikletler ile Ticari araç diye bilinen azami ağırlığı 2 tona kadar olan Van Tipi Araçlardır. Geçmişte Arazi Araçları sınıfında JEEP benzeri araçlar da aynı durumda iken bunlar Trafik Yönetmeliğindeki bir değişiklik ile bu kapsamın dışına çıkarılmıştır. Bu resmen ayrımcılıktır.

4) Sadece Hız limitleri tablosu değil, aynı zamanda Motorlu Araçlar ve Römorkları Tip Onayı Yönetmeliği tanımları da yetersizdir ve bunun başını 2’tona kadar azami ağırlıkta, Yük ve/veya Yolcu taşıyan Van Tipi Araçların bu yönetmelikte ayrıca değerlendirilmemesi oluşturmaktadır. Bu araçlar azami 3,5 ton’a kadar araçlar sınıfında yer almakta olup bu şekliyle bu çok büyük bir hata ve eksikliktir. Azami Ağırlığı 2 tona kadar olan araçlar ayrı bir sınıf altında değerlendirilmek durumundadır. Bu Blogda İngiltere'de Vanlar için yasal durum başlığında da duyurduğumuz üzere bu araçların 3,5Tona kadar ki araç sınıfına sokulması yanlış ve hatalı değerlendirmeleri de beraberinde getirmektedir.

5) Ayrıca Trafik Düzenlemeleri sadece kaza açısından değil aynı zamanda Güvenlilik ve Hızlılık bakımından da değerlendirilmesi gerekmektedir. Yoksa kaldırırsınız araçları, dönersiniz Kervan döneminin At’la, Eşek’le ve Deve ile ulaşımına sorun da ortadan kalkar. Kazaların önlenmesi çok hayati bir konudur şüphesiz. Ancak bunun gerçekçi tespitine dayalı sistemler kurmazsanız, yapılacak olanlar hiçbir işe yaramaz.

6) Bir taraftan Avrupa Mevzuatına uyum sağlamak için bir takım çalışmalar yaparken, diğer taraftan Modern gelişmiş dünyanın olgularını parça parça sisteminize entegre ederseniz böylesine Alaturka durumlar ortaya çıkar. Bu telif bu anlamda yetersizdir.

7) Bir başka önemli konu başlığı ise Kent içi yol tanımlaması ile alakalıdır. Bunu iyi anlamak için İstanbul ve Hakkâri örnekleri göze alındığında Kent içi yol tanımlarının aslında ne kadar da farklı yolları aynı tanıma soktuğunu görebilirsiniz. Bugün için birçok Büyükşehir kent içi yolları nerede ise şehirlerarası yoldan farklı değilken bir tek KENT İÇİ YOL tanımı bu gerçeği saçma sapan dar bir anlam ile açıklamaya çalışmaktadır. Burada ortaya çıkan gerçekçi değerlendirme, yollar bazında özel tanımların yapılması gerektirdiğidir. Genel tanımlarda ısrar edip, özel statüleri yaratamazsanız, ne denetimlerde gerçekçi olabilirsiniz, ne de yaptığınız denetimlerin Trafikte Güvenlik ve Hızlı ulaşım bütününe hizmet ettiğini açıklayabilirsiniz.

8) Bu kanun teklifinde Belediyelere geniş yetkiler vermek ve onlara gelir oluşturmak şekli de son derece sakıncalıdır. Yıllardan beri yeni inşa edilen binalardan Otopark parası altında para toplayan Belediyeler bu Otoparkları yapmadıkları gibi, her gün yeni park yasak ilan etmeleri tamamı ile keyfiyet içinde gerçekleşmektedir. Şimdi Belediyelere gelir sağlamak gibi bir husus böylesine keyfiyet içinde bırakılırsa, belediyelerin sırf bu geliri elde etmek için yapabileceği usulsüzlükler, haksız yol düzenlemeleri, haksız cezalar kaçınılmaz olacaktır. Bunun toplumun huzur, güvenlik ve sağlığı için değerlendirilemeyeceği açıktır.

9) Bu kanun teklifi, Kanun yapma tekniği göz önüne alınmadan özensiz bir şekilde hazırlanmıştır. Bu Teklifte ne AMAÇ, ne KAPSAM ne de YASAL DAYANAK yoktur. Bu şekliyle de bunun tekrar gözden geçirilip düzenlenmesi zaruridir.

10) Sonuca gelirsek,
  1. Araç ve Yol bazında geniş kapsamlı gerçekçi Hız Limitleri oluşturmak,
  2. Araçların tip onay yönetmeliğini gerçekçi temellere göre düzenlemek, VanTipi araçları 2 tona kadar azami ağırlıklı olarak ayrıca tanımlamak,
  3. Motosikletlerin bilhassa yüksek hacimli tipleri(500cc üstü) için ayrıca bir Hız limiti oluşturmak,
  4. Trafik Denetlemelerini, gelir eldesinden ziyade amaca uygun Güvenli ve Hızlı ulaşımı göz önüne alarak yapacak şekilde düzenlemek,
  5. Bu işte Belediyeleri direk olarak gelir kaynağına kavuşturmak yerine Ulaşımın dertlerini çözebilecek yaptırımlara zorlayıcı düzenlemeler yapmak,
  6. Şehiriçi yol tanımlarını yeniden düzenlemek, Hız limitlerini buna göre düzenlemek

11) Mevcut Kanun Teklifi bu haliyle yetersiz olup, bu teklifin geri çekilmesi ve bu işin tüm saç ayaklarını düşünerek bir bütün olarak yeniden düzenlenmesi yerinde olacaktır.

Saygılarımızla

Hiç yorum yok:

İzleyiciler